İSRAİL BARBARLIĞI VE SİYONİST TERÖRİZM | ADİL SÖYLEMEZ

İSRAİL BARBARLIĞI VE SİYONİST TERÖRİZM


ADİL SÖYLEMEZ 


   İsrail'in devlet olarak teşekkülü 14 Mayıs 1948 tarihine rast gelir. Yahudiler, bu tarih öncesine kadar bir devlet meydana getirememişlerdir. Bu durum, devlet kuramayan Yahudileri farklı arayışlara sürüklemiştir. 

     Birinci Paylaşım Savaşı'ndan (1914-1918) yenik ayrılan Osmanlı Devleti, savaş sonrasında geniş toprak kayıpları yaşamıştır. Bu toprak kayıplarından birisi de Filistin ve çevresi olmuştur. Birinci Paylaşım Savaşı henüz devam ederken İngiltere ve Fransa arasında gizli bir antlaşma olan 1916 Sykes-Picot Antlaşması imzalanmıştır. Buna göre, bütün Ortadoğu bölgesi Osmanlı'dan koparılıp İngiltere ve Fransa arasında paylaştırılacaktı. Kısa bir zaman sonra bu plan başarılı bir şekilde gerçekleşmiştir. Suriye ve Lübnan'ı sömürge altına almakla yetinen Fransa geriye kalan Irak, Filistin ve Arap yarımadasının tamamını İngiltere'ye bırakmaya razı olmuştur.                                                                                                                                                                                                                                                                                   

     

     1917'den 1948 yılına kadar Filistin İngiliz manda idaresi altında kalmıştır. Bu yıllar arasında bölgede bir İsrail devletinin kurulması fikri gittikçe hız kazanmıştır. İngiltere derin devleti ile sıkı ilişkiler içinde bulunan Siyonist Yahudi sermayesi, İngiltere'nin Filistin topraklarında bir Yahudi devleti kurabileceğine angaje olmuşlardır. Bu minvalde hareket eden zengin Yahudi aileleri Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde propaganda ve kongreler gerçekleştirmişlerdir. Özellikle, siyonizmin fikir babası olarak bilinen Theeodor Herlz liderliğinde İsviçre'nin Basel şehrinde Dünya Siyonist Örgütünün düzenlediği Siyonist Kongre dünyada çok ses getirmiştir. Theeodor Herlz ve diğer siyonist liderlerin vermiş oldukları mücadele İngiliz emperyalizminin yardımıyla ilk meyvesini vermeye başlamıştır. 

     Dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, 2 Kasım 1917'de siyonist hareketin liderlerinden Lord Rothschild'e bir mektup göndermiş ve bu mektubunda Filistin topraklarında bir Yahudi devletinin kurulmasına yeşil ışık yakacaklarını beyan etmiştir. Açıktan verilen bu destek siyonist Yahudileri daha da cesaretlendirmiştir. 

     Dünyada dağınık halde yaşayan Yahudiler özellikle 1930'lardan itibaren Filistin topraklarına göç etmeye başlamışlardır. Çarlık Rusyası'ndan Polonya ve Ukrayna'ya sürülen Yahudiler kısa bir zaman sonrada buralardan Filistin topraklarına doğru hareket etmişlerdir. Ayrıca, Almanya'da Adolf Hitler idaresinde baskı gören bir kısım Yahudi de Filistin ve çevresine intikal etmiştir. Yapılan bu göç hareketleri sonucunda bölgede Yahudi nüfusu hızla artmıştır. Öyle ki, Filistin'de, 1917 yılında 50 bin nüfusa sahip olan Yahudiler 1948 yılına gelindiğinde 700 bin nüfusa sahip olmuşlardır. Hızlı artan bu insan gücü bölgede İsrail devletinin kurulmasını kolaylaştırmıştır.                                                                                                                                                                                                                                   1917'den 1948'e kadar İngiliz emperyalizminin desteğini alan Yahudiler, İsrail devletinin 1948'de kurulmasından sonra Amerikan emperyalizminin desteğini görmüştür. İsrail devleti Amerika Birleşik Devletleri'nden aldığı bu güçle bölgedeki varlığını günümüze kadar sağlam bir şekilde tesis etmiştir. Özellikle, A.B.D başkanı Truman'la başlayan bu karşılıksız destek şimdiki başkan Biden dönemine kadar büyük bir sadakat ile devam etmiştir.                                                                                                                                                                      

     

     Bundan sonraki süreçte siyonist İsrail rejimi yapmış olduğu bu kıyım ve yıkımlara devam etmeye kararlı gözükmektedir. Kutsal kitaplarında geçen "Arz-ı Mevud" yani vaat edilmiş topraklar idealiyle yanıp tutuşan siyonist rejim savaşı bütün bölgeye yayacaktır. İsrail'in nihai hedefi bayrağında yer alan iki mavi şeritle temsil edilen Nil'den Fırat nehrine kadar uzanan Büyük İsrail Devletini kurmaktır. İsrail"in bu saldırgan ve işgalci tutumuna karşı emperyalizm ve siyonizmle savaşan bütün güçlerin birlikte hareket etmeleri elzemdir. Lakin, emperyalizm ve siyonizmle (A.B.D ve İsrail) dost olan bölge devletlerinin işbirlikçi tutumları İsrail'e karşı verilen mücadeleyi zayıflatmaktadır. Bölge ülkeleri İsrail ile ticaret yapmaya devam ettiği sürece ve İsrail'e ambargo uygulamadığı sürece bu zulüm maalesef son bulmayacaktır. İsrail'in haddi aşan orantısız eylemleri bölge ülkelerinin pasif tutumu devam ettiği sürece bitmeyecektir. Siyonist İsrail terör örgütü ambulansları vurmaya, hastane ve okulları bombalamaya, ibadethaneleri hedef almaya devam edecektir. 

     İsrail, aşağılık bir terör devletidir. Dünya barışı ve huzuru için en büyük tehlike siyonist yahudilerdir. En bilinen vasıfları arasında sapıklık, sapkınlık, kan emicilik, bebek katli, çocuk tecavüzü, insan kanı yemek ve içmek olan bu azgın topluluğun varlığını sürdürmesi beşerîyetin selameti için en büyük tehdittir. İnsanlığın, bu beladan ivedilikle kurtulması gerekmektedir.

     İsrail terör şebekesinin Filistinlilere uyguladıkları bu zalim soykırım maalesef ki tüm hızıyla devam etmektedir. Bu soykırıma bir dur demek için dünyanın bütün vicdan ve merhamet sahibi insanlarının birlikte hareket etmeleri büyük önem taşımaktadır. Bölgedeki savaşların bitmesi ve barışın tesis edilmesi ancak Amerikan-İngiliz emperyalizminin, bebek katili Netenyahu hükümetinin ve siyonist terör şebekesinin yıkılmasına bağlıdır. Ortadoğuya huzur ve barışın gelmesi siyonizm sapkınlığının yeryüzünden silinmesi ile mümkün olacaktır. Umarım o günler çok yakındır. 

Yorumlar

  1. Güzel bir yazı olmuş, kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Tebrik ederim, yazınızdan istifade ettim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İstifade etmenize sevindim Hasan bey. Teşekkür ederim.

      Sil
  3. Emeğinize sağlık Adil bey.

    YanıtlaSil
  4. Güzel bir yazı olmuş. Tebrikler...

    YanıtlaSil
  5. Teşekkür ederim Zeynep hanım.

    YanıtlaSil
  6. teşekkürler

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİTAPLARA MEFTUN OSMANLI SULTANLARI | ADİL SÖYLEMEZ